Merhaba Sayın Okur
Nasılsınız? Son zamanlarda yaşanılan olaylardan dolayı biraz mutsuzsunuz öyle değil mi?
Son iki haftada Malatya’da intihar vakaları o kadar fazla arttı ki  artık sıradan bir olay gibi lanse ediliyor.
Ama sıradan bir olay değil, toplumun acilen psikolojik destek alması gerekiyor.
Herkes depremden sonra vakalarda artış olduğunu dile getiriyor.
Peki Sayın Okur bu vakalarda neden artış oldu? 

Psikolog İlayda Yıldız bu konuyu sizler için açıkladı: ”Deprem sonrası intihar oranlarının artmasının temel nedenleri, travmatik olayların bireyler üzerinde bıraktığı psikolojik, ekonomik ve sosyal etkilerle ilişkilidir. Bu durumu açıklayacak bazı temel faktörler var. Şu şekilde açıklayabiliriz:

1) Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)

Deprem gibi travmatik olaylar, bireylerde yoğun kaygı, çaresizlik ve suçluluk duygularını tetikleyebilir. TSSB yaşayan kişilerde depresyon ve intihar eğilimi riski artabilir.

2)Yakınlarını Kaybetme

Depremde sevdiklerini kaybeden bireyler, yas sürecinde destek bulamadıklarında yoğun bir yalnızlık ve umutsuzluk hissine kapılabilir.

3)Maddi Kaygılar

Deprem, insanların ekonomik altyapısını yok edebilir. Evini, işini ya da birikimlerini kaybeden bireylerde geleceğe dair belirsizlik intihar düşüncelerini artırabilir.

4)Depresyon ve Umutsuzluk

Deprem sonrası yeniden inşa sürecinin zorlukları ve geleceğe dair umut eksikliği, bireylerin yaşama isteğini azaltabilir.

5)Ruh Sağlığı Hizmetlerine Erişim Eksikliği

Travma sonrası ruh sağlığı hizmetlerine erişim yetersizliği, kişilerin yaşadığı sorunlarla başa çıkamamasına neden olabilir.

6)Kültürel ve Toplumsal Baskılar

Özellikle zorlu yaşam koşullarında duygularını ifade etmekte zorlanan bireyler, içe kapanarak kendi içinde bir çıkmaza girebilir. Bu durum, intihar riskini artırabilir.

7)Sosyal Destek Eksikliği

Toplumsal dayanışmanın eksikliği, bireylerin yalnızlık hislerini artırabilir. Destekleyici bir çevreden yoksun olmak, kişiyi daha savunmasız hale getirir

Çözüm Önerileri

-Psikososyal Destek: Depremzedelere yönelik psikolojik destek sağlanması, TSSB ve depresyon belirtilerini azaltabilir.

-Toplumsal Dayanışma: Deprem sonrası dayanışma projeleriyle bireylerin yalnızlık hissi azaltılabilir.

-Ekonomik Yardımlar: Maddi kayıplar yaşayan bireylere sağlanan ekonomik destekler, umutsuzluk hissini hafifletebilir.

-Farkındalık Çalışmaları: Toplumda travmanın etkileri ve intihar riski konusunda farkındalık artırılmalıdır.

Bu gibi kriz dönemlerinde bireylerin yalnız olmadıklarını hissetmeleri ve travmalarıyla başa çıkabilmeleri için güçlü bir destek ağı oluşturulması hayati önem taşır.”

Konunun uzmanı ne kadar da doğru açıkladı öyle değil mi Sayın Okur? Hepimiz depremden sonra ‘iyileşme’ deyince ilk olarak şehrin mimari yapısının ayağa kalkmasına odaklandık. Ama unuttuğumuz bir gerçek var: Bir şehri şehir yapan orada yaşayan insanların olmasıdır.
 
Peki insanların psikolojisini nasıl düzelteceğiz? Belki de yaşadıkları şeyler bu insanların küçük kalplerine ağır geliyordur ve çözümü intihar etmekte buluyorlardır. Fakat Yaratıcı tarafından verilen canı yine yaratıcı almayacak mı?

İntihar vakalarındaki artış psikolojik sebeplere bağlı olsa da iman eksikliği de bunun bir göstergesi olabilir. Hepimiz Allah’a inanıp ona tevekkül ediyorsak peki ya nerede yapılıyor bu yanlış?
 
Değerler eğitimi üzerinde yeterince durulmadı mı? Yoksa değerler eğitimi yanlış anlatılmaya devam mı ediliyor!?

İlayda Hocam, acil psikolojik destek konusu üzerinde vurgu yaptı. ‘İyileşmenin önce insanlar üzerinden başlanması’ gerektiğini ifade etti. Peki ya Sayın Yetkililer buna ne kadar kulak kabartacak? Koyunun kaval dinlemesi gibi bizlerin de bu şekilde dinlenmesi devam mı edecek!?
 
Daha kaç genç hayatının baharında gözlerini kapatacak!? Gençler ile ilgili nasıl bir çalışma yapılacak?

Umutları biten insanlar kendilerine yaslanmayı öğrendiklerinde iyileşmeye başladıklarını fark edebilecekler mi?
Aslında bu konu hakkında o kadar fazla yazılabilir ki…

Ama bunu anlayan olur mu!?

Bir kişi neden ölümü düşünür? Neden ölümü bir ‘kurtuluş’ olarak görür?
Ama ölüm bir kurtuluş değildir!  Çok sevdiğim bir profesörün insanlarla ilgili makalesinde geçen bir cümle var :"Acı bile seni mutlu etmeli yeter ki kendine olan gücünü kaybetme"

O yüzden Sayın Okur yorgun kalplere rağmen Allah'a olan inancımıza tevekkül edip kalbini kırmaktan korktuğunuz insanlar için nefes almaya devam etmelisiniz.